BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, 2007 çevre gününün temasının 'Eriyen buz: Sıcak bir konu' olarak belirlendiğini duyurdu.
BM’nin yayınladığı son çevre raporu ise küresel ısınmanın buzulların erimesine yol açtığını, bunun sonucu olara nehirlerin taşıp okyanusların yükselerek milyarlarca insanın yaşamını olumsuz etkileyeceğini ortaya koydu. 70’ten fazla uzmanın "Buz ve Karın Global Manzarası" başlığıyla kaleme aldığı 238 sayfalık raporda, iklim değişikliği paralelinde yaşanan global ısınma sonucunda, örneğin Asya’daki buzulların erimesi yüzünden, dünya nüfusunun yüzde 40’ına denk gelen 2.5 milyarlık bir kesimin olumsuz etkileneceği de vurgulandı.
Buzulların erimesinin, deniz seviyesinin bir metre yükselmesine de neden olacağı belirtilen raporda, bu yüzden 950 milyar dolarlık zarar meydana geleceği ve 145 milyon insanın sel felaketine maruz kalacağına da dikkat çekildi. Dünya Çevre Programı’nın Başkanı Achim Steiner, dünyanın içinde bulunduğu kritik durumu özetlerken, "İklim değişikliği yüzünden, karlı buzlu bölgelerin karşı karşıya kaldığı durum, dünyadaki her bakanlığın, her yetkilinin, her okulun ve her evin önemle üzerinde durması gereken bir konudur. Ortaya çıkan sonuçlar, Berlin’den Brasil’e, Pekin’den Boston’a her yeri yakından ilgilendiriyor" dedi.
Dünya Çevre Günü nedeniyle açıklama yapan Ban Ki-Moon, kutuplar ve diğer bölgelerde görülen çevre değişikliğinin hızının yavaşlatılması gerektiğine işaret ederek, bu konuda herkesi üzerine düşeni yapmaya çağırdı.
Almanya'da çiftçiler yüzyılın en kurak Nisan ayını geride bıraktılar. İtalya'nın bazı kesimlerinde ise geçtiğimiz hafta kuraklık nedeniyle olağanüstü hal ilan edildi
İsviçre'nin Cenevre kentinde başlayan 15'inci Dünya Meteoroloji Kongresi'nde de küresel ısınmayla mücadelenin yolları aranıyor. Beş haftayı aşkın bir süredir yağış almayan Almanya tarihinin en kurak bahar aylarını yaşıyor. 1901'den bu yana yapılan ölçümlere göre ülke son yüzyılın en kurak Nisan ayını geride bıraktı.
Yağış eksikliğiyle birlikte sıcaklıktaki beklenmedik artış Alman çiftçileri de zor durumda bıraktı. Ülkenin kuzeydoğusundaki tarlalardan elde edilecek ürünlerde yüzde 60-70 oranında düşüş olacağı tahmin ediliyor.
Kuraklık, Avrupa'da sadece Almanya ile sınırlı değil. Son iki yüzyılın en sıcak kışını geride bırakan İtalya da kuraklığın etkisi altında. Kış boyunca yeterli kar yağmayınca ülkede bahar aylarında sulama sıkıntısı yaşanıyor. Geçtiğimiz hafta İtalya'nın kuzey ve orta kesimlerinde önlem amaçlı olağanüstü hal ilan edildi. Önlemlerin ne süreyle geçerli olduğu belirsiz. Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü'nün 25 Mayıs'a kadar sürecek kongresinde iklim değişikliği ve küresel ısınmayla küresel mücadele ele alınacak.
Al gore göre tüm dünya s.o.s mesajı vereceğizİstanbul'un da aralarında olduğu 9 büyük kentten aynı anda küresel ısınmaya karşı bütün dünyaya S.O.S mesajı vereceğiz. Bütün dünya toplumları çağrımıza cevap verirse, bu sorunu çözebiliriz.
"Live Earth" konserlerinin birinin İstanbul'da yapılacak olmasına ilişkin Çırağan Sarayı'nda ABD eski Başkanı Al Gore'un da katılımıyla bir basın toplantısı gerçekleştirildi.
AL Gore, toplantıda yaptığı konuşmada, İstanbul gibi güzel bir şehirde bulunmaktan dolayı çok heyecanlı olduğunu belirterek, İstanbul'un tüm dünya için bir mücevher değerinde olduğunu söyledi. Gore, 7 Temmuz'da gerçekleştirilecek "Live Earth" konserlerinden birinin İstanbul'da yapılacak olmasının önemine değinerek, "İstanbul'un da aralarında olduğu 9 büyük kentten aynı anda küresel ısınmaya karşı bütün dünyaya S.O.S mesajı vereceğiz. Bütün dünya toplumları çağrımıza cevap verirse, bu sorunu çözebiliriz" dedi.
DÜNYANIN ATEŞİ ÇIKIYOR
Karbondioksitin gözle görülmeyen, kokusuz ve tatsız bir madde olduğuna, "gözle görülmeyenin gönülden de ırak olduğuna" dikkat çeken Gore, petrolün, yağların, odunun ve kömürün yanması ile ortaya çıkan Karbondioksitin küresel ısınmayı korkutucu oranda artırdığını kaydetti. Gore, "Dünyanın ateşi çıkıyor. Bu ateşi söndürmek için bilim insanlarının uzun zamandan beri bizden istediklerini yapmamız gerekiyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarını çok daha etkin bir şekilde kullanmalıyız" diye konuştu.
YAŞAMIN DEVAMI İÇİN ORTAK HAREKET ETMELİYİZ Gore, modern üretim teknikleri ie iklim krizinin önüne geçilebileceğini dile getirerek, insanlığın bu krizin üstesinden gelebilmesi ve yeni nesillerin yaşamını güvence altına almak için ortak hareket etme gerekliliğine vurgu yaptı. Eski bir Afrika özdeyişine atıfta bulunarak, "Çabuk gitmek istiyorsan yalnız git, uzağa gitmek istiyorsan birlikte git... Biz uzağa gitmek istiyoruz" dedi.
"Live Earth" konserlerinin küresel ısınmaya karşı geliştirilen ve uzun yıllar alacak mücadelenin başqlangıcı olacağını vurgulayan Gore, Türkiye'de ve tüm dünyada bu girişime destek veren sivil toplum örgütlerine de teşekkürlerini sundu.
TÜRKİYE'DE KÜRESEL ISINMANIN ZARARLARI FAZLA BİLİNMİYOR
"Live Earth" konserinin Türkiye organizatörü Purple Concerts'in ortaklarından Marvel Avram da İstanbul'un bu konserlerin gerçekleştirileceği 9 kentten biri olmasının Türkiye'nin tanıtımı açısından büyük önemde olduğunu belirterek, konserin Türkiye'de yapılması için destekte bulunan hükümet yetkililerine ve konsere gönüllü olarak katılacak olan sanatçılara teşekkür etti. Purple Concerts'in bir diğer ortağı Cengizhan Yeldan ise, Türkiye'de küresel ısınmanın yaratacağı tehlikelerin fazla bilinmediğine dikkat çekerek, "Amacımız dünyanın karşı karşıya bulunduğu bu tehlikeleri hem tüm dünyaya hem de Türkiye'deki insanlara anlatabilmek" dedi.
İSTANBUL'A GELECEK ÜNLÜLERİN İSİMLERİ HENÜZ NETLEŞMEDİ
Şu anda konsere katılmaları muhtemel sanatçı sayısının 50 olduğunu ancak bu listenin 30'a indirileceğini ifade eden Yeldan, konser yerinin İnönü Stadyumu'ndan Yedikule Zindanları'na kaydırılmasına ilişkin olarak ise, "Öncelikle diğer ülkelerde olduğu gibi stadda yapmayalım, bir farkımız olsun dedik. Ayrıca, Yedikule Zindanları'nın görüntüsü de bizi büyüledi" diye konuştu. Konserin İstanbul ayağına katılacak yerli ve yabancı sanatçıların henüz tam olarak netleşmediğini dile getiren Yeldan, yakın zamanda bu konuda kamuoyunu bilgilendireceklerini de sözlerine ekledi.
SANATÇILAR İÇİN GÜNEŞ ENERJİSİ İLE ÇALIŞAN YAT
Konser biletlerinin 18 Haziran Pazartesi gününden itibaren satışa sunulacağını kaydeden Yeldan, bir gazetecinin "Konser nedeniyle ortaya çıkacak kirlilik nasıl önlenecek" şeklindeki bir soruya ise şu yanıtı verdi:
"Türkiye'ye konser için gelecek uçaklarda temiz yakıt kullanacağız. Kullanılacak bütün ampulleri küresel ısınmaya neden olmayan ampullerle değiştireceğiz. Sanatçılarımız için hibrit araçlar tahsis edeceğiz. Ayrıca Türkiye'de iki tane bulunan güneş enerjisi ile çalışan yat kullanacağız. Konser sırasında oluşacak çöp sarfiyatını anında elektrik enerjisine dönüştürüp, belki de konser için gereken elektrik enerjisinin bir kısmını buradan sağlayacağız."
TÜRKİYE KYOTO'YU İMZALAMALI
WWF Türkiye Genel Müdürü Filiz Demirayak ise, Türkiye'nin küresel ısınmadan en fazla en hızlı etkilenecek paralel üzerinde bulunduğuna dikkat çekerek, "Türkiye'deki beklenmedik iklim olayları, gelecekteki trajik sonuçlara işaret ediyor. Küresel iklim değişikliği tehdidi hızla ilerlerken öylece duramayız, yaşam şeklimizi değiştirmek zorundayız" diye konuştu. Bir soru üzerine, Türkiye'nin Kyoto Protokolü'nü bir an önce imzalaması gerektiğine işaret eden Demirayak, "Biz gerekli önlemlerin alınması için 5 yıllık bir süre kaldığına inanıyoruz. Hükümet bu konuda bugüne kadar çok az şey yaptı. Bu konularda hükümetlerin ciddi kararlar almasını sağlamak için halk baskısı gerekiyor" dedi.
LIVE EARTH KONSERLERİNİ 2 MİLYAR KİŞİ İZLEYECEK
"Live Earth", Londra, New York, Sidney, Şangay, Tokyo, Johannesburg, Rio de Janeiro, Hamburg ve İstanbul'da düzenlenecek. Konsere aralarında Madonna, Genesis, Ret Hot Chilli Peppers gibi dünyanın en ünlü 100 sanatçısı katılacak. Uluslararası yayın yapan 120 televizyon kanalından canlı olarak yayınlanacak konser, dünya genelinde 2 milyar kişi tarafından izlenecek.
Hollanda sahillerinde, zeminin gelecek 100 yıl içinde 40 santimetre dolayında çökmesi bekleniyor.
Delft Teknik Üniversitesi'yle iki ayrı mühendislik bürosunun araştırmasına göre, sahillerin çökmesi yanında atmosferdeki sera etkisine bağlı olarak deniz seviyesinde yükselme görülecek ve bu gelişmeler Hollanda sahillerinin güvenliği açısından dramatik sonuçlara yol açacak.
Sel tehlikesi Araştırmaya göre, Hollanda sahillerinde önümüzdeki 100 yılda ortaya çıkacak çökme, zaman ve derinlik açısından farklılıklar gösterebilecek. Bazı noktalarda daha hızlı çökme görülürken bazı bölgelerde bu daha geç meydana gelebilecek. Sahillerdeki zemin çökmesi öncelikle sel tehlikesini de beraberinde getirecek. Bu nedenle kıyıların denizden gelecek su baskınına karşı korunması konusunda alınacak önlemlerin, daha geniş zaman dilimi dikkate alınarak planlanması gerekiyor. Pentagon da aynı sonuca vardı Pentagon tarafından gizli olarak hazırlandığı bildirilen daha sonraysa basına yansıyan bir raporda da, Hollanda sahilleri ve ülkenin büyük bir bölümünün yakın bir gelecekte deniz seviyesindeki yükselmeye bağlı olarak sular altında kalacağı görüşü dile getirilmişti.
ölçümlerine göre alt troposferdeki sıcaklık 1979'dan beri, her on yıllık dilimde, 0.12 ile 0.22°C arasında yükselmiştir.
Sıcaklıkların, 1850'den önceki 1000 ile 2000 yıllık dönemler boyunca, Ortaçağ Ilıman Dönem ve Küçük Buz Çağı gibi kısmi dalgalanmalar dışında, nispeten kararlı bir seyir izlediğine inanılmaktadır.
NASA'nın hesaplamalarına göre, güvenilir ölçümlerin yapılabildiği 1800'lerden beri 2005 yılı, 1998'i geçerek, en sıcak yıl olmuştur. Dünya Meteoroloji Organizasyonu ve BK İklim Araştırma Biriminin hesaplamalarına göre ise 2005, 1998 yılının ardından hala ikinci sıradadır.
WWF tarafından yapılan araştırmaya göre, küresel ısınma bu yüzyılın sonunda bitki ve hayvan habitatının üçte birini tehdit ediyor. Nadir görünen türler ve bölünmüş ekosistemler şimdiden kirlilik ve ormanların yok edilmesinden dolayı tehdit altında ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.1990'lar geçen yüzyılın en sıcak yıllarıydı. Küresel ısınmanın etkileri en yüksek zirvelerden, okyanusun derinliklerine, Ekvator'dan kutuplara kadar hissediliyor. Küresel ısınmanın etkileri gezegenin her yanında görülüyor, milyonlarca insanı sel, kuraklık ve susuzlukla karşı karşıya bırakıyor.
Avustralya'da 2002 yılında yaşanan şiddetli kuraklığın ana nedeni küresel ısınmaydı. Kuzey Pasifik'te somon popülasyonunda, bölgedeki sıcaklığın normalden 6 derece artması yüzünden büyük düşüş görüldü.
Kalifornia kıyılarında yüzlerce deniz kuşunun, denizlerin ısınması yüzünden besin kıtlığı yaşamalarının sonucunda, öldüğü görüldü. Okyanuslardaki ısının artmasıyla mercan kayalıklarının büyük zararlar gördüğü belirlendi.
Avustralya'daki Great Barrier Reef, sürdürülebilir olmayan balıkçılık yöntemleri, yapılaşma ve iklim değişikliği yüzünden çok yakında kaybedilme tehlikesiyle karşı karşıya.
Şikago, Atina ve Yeni Delhi gibi şehirlerde ölüm çanları artarak çaldı, sıcak hava dalgalarından bunaldılar. Yükselen deniz seviyesi Pasifik adaları ve Hint Okyanusu'ndaki adaların çoğunu tehdit ediyor.
Büyük kasırgalar, seller, kuraklık ve sıtma gibi hastalık salgınları bizi bekliyor. Küresel ısınma, çevre felaketlerin etkilenen mültecilerin zorunlu göçleri yüzünden bölgesel çatışmalar yaşanabilir. Küresel ısınma yüzünden dünya ormanların ve hayvan türlerinin üçte biri tehdit altında.
Türkiye, Afrika üzerinden gelen ikinci bir sıcak hava dalgasının etkisi altına girdi. Aşırı sıcaklar nedeniyle 7 ilde kamuda çalışan engelli, hamile ve kronik hastalığı olanlara bugünden itibaren 2 ya da 3 gün idari izin verildi.
Sağlık Bakanlığı’nın tavsiyesi ve Bakanlar Kurulu’nun kararı ile kamuda sıcak tatili için valiliklere yetki verildi. Engellilere, kronik hastalığı bulunanlara ve hamilelere, İstanbul, Bursa, Edirne ve Muğla’da bugün ve yarın, İzmir, Antalya ve Çanakkale’de ise bugün, yarın ve Perşembe günü idari izin verildi.
Çanakkale’de ayrıca il genelinde Çarşamba günü mesai saati sabah 07.00’de başlayıp, öğlen 12.00’de sona erecek. Aydın’da da Çarşamba ve Perşembe günü mesai sabah saat 07.00’de başlayıp, öğlen saat 12.30’da bitecek.Bugün sıcaklıklar, Ege’de 42-45, Akdeniz’de 41-42, Marmara’da 38-42, İç Anadolu’da 37-38, Batı ve Orta Karadeniz’in iç kesimlerinde 36-40 ve Güneydoğu Anadolu’da 39-41 derece arasında olacak.
Sıcaklığın Cuma günü mevsim normallerine inmesi bekleniyor. İstanbul'da aşırı sıcak hava, Şile'de sıcaklık 41,2 derece...
Şile’de gün içinde en yüksek hava sıcaklığı 41.2 derece olarak ölçüldü. İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürü Mustafa Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kentte gün içinde ölçülen en yüksek sıcaklık değerleriyle ilgili bilgi verdi. Buna göre, hava sıcaklığı Pendik’te 35, Sarıyer, Samandıra, Büyükada, Kartal ve Kadıköy’de 36, Kağıthane ve Beykoz’da 37, Küçükçekmece’de 38 ve Şile’de 41.2 dereceyi buldu.
Yıldırım, yarın hava sıcaklığında 1-2 derece artış beklendiğini ifade ederek, perşembe günü 6-8 derece azalacak sıcaklığın, cuma gününden itibaren de mevsim normallerine döneceğini bildirdi.
SAMSUN’un Bafra ilçesinden Karadeniz’e dökülen ve Türkiye’nin en büyük nehirlerinden olan Kızılırmak’ta küresel ısınmanın belirtileri ortaya çıktı.
Kızılırmak’ın denize döküldüğü bölgelerde dev adacıkların oluşması, ‘yaz mevsiminde yaşanacak kuraklığın önemli sinyalleri’ olarak değerlendirildi. Samsun İl Çevre ve Orman Müdür Vekili Ömer Albayrak, “Küresel ısınma sadece bizi değil, dünyayı tehlikeye düşüren bir durum. Bu konuda vatandaşlarımızla topyekün olarak mücadele vermeliyiz'' dedi.
Bin 150 kilometre uzunluğu ile ülkemizin en uzun nehirlerinden birisi olan Kızılırmak’taki küresel ısınma tehlikesi balıkçıların yanı sıra tarım sektörünü de olumsuz etkilemeye başladı. Sivas’taki Kızıldağ’ın güney yamaçlarından doğan ve sırasıyla Sivas, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara, Çankırı, Çorum ve Samsun’dan geçerek Bafra İlçesi’nden Karadeniz’e dökülen Kızılırmak üzerinde dev adacıklar oluştu.
Nehir yatağından suyun az akması, yeterli yağışların olmaması, hava sıcaklığının artması sonucu, adına türküler yazılan ve üzerinde teknelerle dolaşılarak balık avı yapılan Kızılırmak’ın artık eski ihtişamını kaybetmesi, acil önlemler alınmasını gündeme getirdi. Yaşanılacak kuraklıktan 56 bin hektar alanı kaplayan 19 Mayıs, Bafra ve Alaçam ilçeleri arasında bulunan Kızılırmak Deltası’nın da etkileneceğine dikkat çeken Ömer Albayrak, bu durumun küresel ısınmanın bir sonucu olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Küresel ısınma sadece bizi değil, dünyayı tehlikeye düşüren bir durum. Kızılırmak Nehri bildiğiniz gibi bir çok kentten geçiyor. Ancak kuraklığa karşı Kızılırmak’la ilgili net bir çalışmamız yok. Bu konuda vatandaşlarımızla topyekün olarak mücadele vermeliyiz. Yaklaşık 140 kuş türünün barındığı deltanın da bundan etkileneceğini düşünürsek, suyun gelecekte hem balıkçılık, hem tarım hem de delta için ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlarız.''
Selçuklu Ziraat Odası Başkanı Faruk Çöklü, ekili durumdaki 2 milyon ton hububatın yüzde 80’inin tarlalarda yandığını, bundan sonra yağacak yağmurun da hububat için bir anlam ifade etmeyeceğini söyledi.
KURAKLIK ve yeraltı sularının bilinçsiz kullanılması nedeniyle göller ve nehirlerin birer birer kuruduğu Konya Kapalı Havzası’nda hububat çiftçisi, yüzde 80’e veren rekolte kaybı nedeniyle zor günler geçiriyor. Selçuklu Ziraat Odası Başkanı Faruk Çöklü, ekili durumdaki 2 milyon ton hububatın yüzde 80’inin tarlalarda yandığını, bundan sonra yağacak yağmurun da hububat için bir anlam ifade etmeyeceğini söyledi. Konya İl Genel Meclisi ise ilin afet bölgesi ilan edilmesi için tavsiye kararı aldı. Karar, Başbakanlık ile ilgili bakanlıklara gönderildi. Çiftçi, nefesini tuttu Bakanlar Kurulu’ndan çıkacak kararı bekliyor.
15 binin üzerinde kaçak su kuyusu bulunduğu tahmin edilen Konya Kapalı Havzası’nda Akşehir, Beyşehir, Meke, Eber ve Akgöl başta olmak üzere bir çok göl ve akarsular birer birer kurumaya başladı. Yağış yetersizliği nedeniyle barajlardaki su seviyesi de önemli ölçüde azalınca, buğday anbarı olarak bilenen Konya Ovası’ndaki hububat rekoltesi bu yıl, son yılların en en düşük düzeyinde gerçekleşecek.
AFET BÖLGESİ İLAN EDİLSİN
Bahar aylarında Konya Ovası’nın neredeyse hiç yağış almadığını belirten Selçuklu Ziraat Odası Başkanı Faruk Çöklü, “Bu nedenle hububat çiftçisinin mahsülü tarlalarda yandı. Yüzde 80’lere varan oranda rekolte kaybı bekliyoruz. Çiftçimizin çok acil desteğe ihtiyacı var. Konya’nın Bakanlar Kurulu kararıyla afet bölgesi ilan edilmesini bekliyoruz. Hemen ardından da il genelinde hasar tespit çalışması yapılmalı'' dedi. Daha önce hiç böylesi büyük bir afetle karşılaşmadıklarını belirten Faruk Çöklü, şunları söyledi:
“Konya Ovası’nda zaten sulanabilir tarım arazisi oranı yüzde 15 dolaylarında. Kalan yüzde 85’lik alanda ise kuru tarım yapılabiliyor. Bu yüzde 85’lik kısmın çok büyük bölümünde hasat edilecek tek bir baş ürün bile yok. Geçmişte hiç böylesi büyük bir kuraklıkla karşı karşıya kalmamıştık. Ekili durumdaki 2 milyon ton hububatın yüzde 80’i tarlalarda yandı. Bundan sonra yağacak yağmurun hububat için bir anlamı yok. Önümüzdeki günlerde bu kayıplar daha artabilir. Bu nedenle çıkarılacak afet kararının ardından hemen çiftçilerimizin Ziraat Bankası’na ve Tarım Kredi Kooperatifi’ne olan borcunun faizsiz olarak 1 yıl ertelenmesini istiyoruz. Tohumluk yardımlarının bir an önce dağıtılmasını istiyoruz.''
SIKINTI CİDDİ BOYUTTA
İl Genel Meclisi Başkanı Mustafa Sabri Ak ise yaptığı yazılı açıklamada, aldıkları tavsiye kararının Başbakanlık, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Hazine, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Enerji Ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’na iletildiğini belirterek şöyle dedi:
“Tüm dünyayı tehdit eden küresel ısınma, nüfusun büyük bir kısmının tarımla geçimini sağladığı Konya’yı da ciddi anlamda tehdit ediyor. Türkiye’nin hububat alanında önemli bir boşluğunu dolduran Konya'mız, küresel ısınmadan dolayı ciddi anlamda sıkıntı yaşamaktadır. Hasat mevsimin başladığı bu günlerde susuz alanlardaki ürünlerde neredeyse yüzde 70’lere varan düşüş söz konusu. Bu sebeple meclisimizin de almış olduğu tavsiye kararı ‘Konya’nın afet bölgesine alınması’ noktasında son derece önemli.''
Türkiye'de her üç kişiden birinin küresel ısınmayı en büyük tehdit olarak gördüğü ortaya konuldu.
GfK Türkiye ve ARYA Sponsorluk tarafından Türkiye'nin 16 ilinde yapılan araştırma ile, insanların ''gelecek konusundaki korkuları, küresel ısınma konusundaki düşünceleri ve çevre konusunda özel sektörün yürüttüğü faaliyetler'' değerlendirildi.
Buna göre, gelecek konusunda en fazla korkutan gelişme sorusuna katılımcıların yüzde 34,1'i ''küresel ısınma'' cevabını verirken, kentsel kesimde bu oranın kırsal kesimlere göre daha yüksek olduğu dikkati çekti.
ALINMASI GEREKEN BİREYSEL TEDBİRLER
Küresel ısınma için alınması gereken bireysel tedbirler dikkate alındığında katılımcıların yüzde 70'u suyu, yüzde 63,2'si elektriği tedbirli kullanmak gerektiğini belirtirken, yüzde 57,9'u ozon tabakasına zararlı maddeleri olabildiğince az kullanmak gerektiğini, yüzde 41,6'sı da yakıtı (doğal gaz kömür gibi) tedbirli kullanmak gerektiğini ifade etti.
Çöpleri plastik, kağıt olarak ayırmak gerektiğini belirtenlerin oranı yüzde 41,3'ü bulurken, yüzde 40,6'sı elektronik eşyaları kullanılmadığında açık bırakmamak gerektiğini, yüzde 35,9'u ise çevredeki insanları uyarmak, yüzde 33,1'i ise kurşunsuz benzin kullanmak gerektiğini kaydetti.
Katılımcıların yüzde 24,7'si buzdolapların mevsim ayarlarını doğru yapmak, yüzde 21,8'i ısıyı yükseltmek yerine daha kalın giyinmek gerektiğini belirtti. Küresel ısınmaya karşı herhangi bir tedbir alınıp alınmadığını sorulması üzerine de yüzde 25,9'luk kesim herhangi bir tedbir almadığını söyledi.
ŞİRKETLERDEN AĞAÇLANDIRMA BEKLENİYOR
Araştırma, özel sektör şirketlerinin çevre konusunda yürüttükleri projeler hakkında ise halkın çoğunluğunun fikir sahibi olmadığını ortaya koydu. Katılımcıların yarısı firmaların yürüttüğü çevre projelerinden hiç haberdar olmadığını belirtirken, ''yeterince veya kısmen haberdarım'' şeklinde yanıt verenlerin oranı ise yüzde 18'te kaldı.
Çevre konusunda yürüttüğü faaliyetler açısından en başarılı bulunan şirket veya sivil toplum kuruluşunun sorulması üzerine de katılımcıların yüzde 76'sı bilmediğini ifade etti. Bu oranın yüksekliği de çevre konusunda çalışan kurumların iletişim faaliyetlerini yoğunlaştırarak halkı daha fazla bilgilendirmeleri gerektiğini gözler önüne serdi. Çevre konusunda şirketlerden beklentiler içinde en fazla dile getirilen talep yüzde 28,9 ile ''ağaçlandırma'' iken, bunu yüzde 14 ile su kaynaklarının korunması, yüzde 13,5 ile bireylerin bilinçlendirilmesi ve yüzde 13 ile atık kontrolü gibi çevre koruma faaliyetlerine dair beklentiler takip etti.
Türkiye’nin ilk kuş cenneti Manyas Gölü Kuş Cenneti’nde kirlilik, tahribat ve kuraklık nedeniyle kuş türü sayısının 27’ye indiği açıklandı.
Türkiye’nin ilk kuş cenneti Manyas Gölü Kuş Cenneti’nde kirlilik, tahribat ve kuraklık nedeniyle kuş türü sayısının 27’ye indiği açıklandı.
Bandırma’da düzenlenen "Küresel Isınma ve Manyas Kuş Cennetine Etkileri" konulu panelde konuşan Çevre ve Orman Bakanlığı Biyolojik Çeşitlilik Koruma Ekolojisi Uzmanı Sühendan Er, Manyas Gölü’nün en büyük kaynağı Sığırcı Deresi’ne, beyaz et sektöründe faaliyet gösteren işletmeler tarafından günde 200 ton atık bırakıldığını, bunun da doğal yaşamı olumsuz etkilediğini söyledi. Bu yıl kuşların davranışlarında değişiklikler gözlendiğini ifade eden Er, "İlk defa yerel türler 1,5 ay, göçmen kuşlar da gelir gelmez 3-4 hafta önceden kuluçkaya yattılar. Bu fizyolojilerindeki değişmeyi gösteren bir işaret. Kuraklık nedeniyle de su 200-250 metre çekildi. Kuraklık, kirlilik ve tahribat nedeniyle Manyas Kuş Cenneti’ndeki kuş türü sayısı 27’ye indi, kuş popülasyonu da azaldı" dedi.